bazı hisler uzak. zamansal olarak yakınsamaya çalışmaya gerek yok, uzak işte . biraz uzaktan da bak, kendi varlığımıza da uzak. veya kırık kemikleri bıraktığımız yere bi’ bak. ya da yine de yürüdüğümüz yollara. mış gibi davrandığımız zamanlara da bi bakalım ama özellikle de kendi hislerimize yakın olanlara.
demek, hisler de düz bi çizgide değil, zaten 5. 6. boyutları da düşünürsek, hiçbir şey tesadüf değildi, olması gerkenden fazlası olsa da, yine bahsi geçen aynı zaman meselesiyle dengeye gelebilirdi. dengeye gelmesi belki yıllar sürdü.
zamanda çok seyehat etsek de bu bir gezi bloğu değil. zaten belli ki bazı bölgelere gezi yasağı var.
bu bi hislerarası yolculuk bloğu da değil. zamanın her hangi bir bölgesinde asılı kalmışlık etmeyelim, sarıldığımız zaman mekan göreceliliğine de güvenmeyelim, sevgili internet. zaman belli ki sarılı kalmış. iyice sarılırsak zamana, zannetme ki, geçmeyecek zaman. zamanı bir merhemin üzerine sargılayacaksam sevgili zaman, bunu da bir mumyalama olarak görmeyelim, zira iç organlarımızın hepsini de çürümüş gibi addetmeyelim
sıcaklık, sarılı, asılı zamanlarda kalmış olabilir, dikkat edelim. şu an gibi düşünmenin bi anlamı yok belli ki, buraya getiren de bi’ süreç. bastığın yere iki kere bas, birinden bir iki cm uzaksan da, bastığımız yeri çukur gibi algılamayalım. dikiz aynasında görünenler olduğundan yakın görünüyor galiba, daha önce dikkat etmemiştim.