çalışan mutfak musluğu, akıtmayan kombi borusu ve girişte yanan ampul. sen yokken nedense yatamadığım yatak var bir de. hala duruyor mu o ev? bana sorarsan güzel bi michele gondry filmi olur. anlamı hala bir ev, fimin sonunda hep kovulsam ve bana daralsa da. eve başka kimler giriyor stephan king romanı, yeşil ve sarı çiçeklerin arkasından bu tarafa doğru bakışın wes anderson sahnesi. benim betimleyecek gücüm yok artık zaten.
kulağımda da hiç olmadığı kadar grunge müzikler parıldıyor. ta o zamanların egzistansiyel bencilliği ve miskinliği ile bok ettim herşeyi, biliyorum. hayallerde yaşıyordu bazı ibneler. üzgünüm. üzgün olduğum kadar da kızgınım. biliyorum saçma bu kadar zaman sonra ama yapabilirdik. yine de, yapayazabilirdik ve ya yine de . yani bu gitmeler gelmeler ve git-gellerden olmamalıydı en azından.
gidip götümü başımı kırmam da en az kalp kırığı kadar duygusal bu arada. umarım kafam tekrar açılır.
bir de şarkı bırakayım, grunge olmasın: